Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, İstanbul Sakinleri Gazetesi’ne oldukça dikkat çekici bilgiler verdi. Sarıgül, Deniz Baykal’la herhangi bir sorununun olmadığını, Hiç bir ülkenin Türkiye’nin iç meselelerine müdahale edemeyeceğini ve Ankara’ya kiracı olmaya değil ev sahibi olmaya gittiğini ifade etti.
Türkiye’nin her noktasındayız zamana ihtiyacımız var, partimizin bilinme oranı yükseldikçe partimizin oy oranı da yükseliyor. Ama şunu ifade etmek istiyorum pandemi koşulları münasebetiyle partimizi 20.12.2020 günü kurduk. Partimizin kuruluş gününün amacı şudur dünya insanlığa ve fakirlikle mücadele gününde partimizi kurduk partimizin ana amacı dünya insanlığına saygı ve fakirlikle mücadele biz herkesin mutlu ve özgür olmasını istiyoruz.
Şu anda bu kadar kısa süre içerisinde 60’a yakın ilde, 250’nin üzerindeki ilçede teşkilatlarımız oluştuğu ilçe ve il kongrelerimiz devam ediyor. Eylül ayı içinde de büyük kurultayımızı yaparak seçime girme yetkisi alacağız. Bu da yurttaşlarımızın Türkiye Değişim Partimize bize göstermiş olduğu ilgi ve alakadan ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin en enerjik, en dinamik ve gerçekten Türkiye’mizin her noktasını karış karış dolaşacak çok heyecanlı bir kadro yola çıktı geliyor. Güler yüzlü temiz Türkiye için yollardayız ve gerçekten Türkiye Değişim Partisi, Türkiye’de siyasetin dilini değiştirmek yollarda, siyasetin yapılış şeklini değiştirmek için yollarda.
Siyasetin dilini değiştirirken neyi değiştireceğiz? Bizler rakiplerimize karşı sinkaflı bir konuşma yapmayacağız. Biz herhangi bir sorun varsa o sorunu mutlaka çözüm önerileriyle kamuoyuyla oluşturacağız siyasetin yapılış şeklini değiştireceğiz, Delegelik sistemini tamamen kaldırdık, delegelik bir demokrasi aldatmacasıdır. İlçe başkanlarımızı Partiye kayıtlı üyeler seçecek, İl Başkanı Partiye kayıtlı üyeler seçecek, Genel Başkanı partiye kayıtlı üyeler seçecek, genel başkan partisini iki dönem iktidara taşıyamıyorsa görevini başka bir arkadaşına bırakacak.
Genel başkanlık koltukları zaman tüketme yeri değil, hizmet üretme yeridir.
-Muhalefeti mi eleştiriyorsunuz, iktidarı mı?
Şöyle; olan bir şey eleştirilir, olmayan bir şey eleştirilmez. Türkiye’de muhalefetin oyu zaten %18 – 20 arası biz Türkiye’den beşin birine talip değiliz, biz beşin beşine talibiz. Şu anda iktidar iyi olmuş olsa başarılı hizmetler yapmış olsa, Türkiye’deki gelir düzeyi son derece yükselse, milli gelir muazzam bir noktada olsa, işçilerimiz, öğrencilerimiz, kadınlarımız, doğa, çevre mutlu olsa Türkiye’miz tüm dünya ile barış çerçevesinde hoş görüş içerisinde olsa, bizim parti kurmamıza zaten gerek yok.
Biz Türkiye’de işler iyi gitmediği için parti kurduk ve biz Ankara’ya kiracı olmaya değil mal sahibi olmaya gidiyoruz.
– Cumhuriyet Halk Partisi önceki dönem Genel Başkanı Sn. Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığı rakibi oldunuz. O dönemle bu günkü koşullar da ne değişti ki bugün CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan rakibi değil de bir siyasi parti kurmak suretiyle siyasi rakibisiniz?
Deniz Baykal ile aynı çizgiye mi geldiniz şu anda?
Şöyle biz düşünce reformu yapan bir partiyiz.
Ben, Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu, ikisi de benim genel başkanlığımı yaptı. Deniz Baykal benim siyasi rakibim idi fakat siyasi hasmım değildi. Ben Deniz Baykal’a karşı çok az bir oy ile genel başkanlığı kaybettim ama, kendisine saygım sonsuzdur. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na da saygı ve hürmetim sonsuzdur, beraber çok güzel günlerimiz oldu, biz çok ileriye bakalım Türkiye’nin siyasal sosyal ve ekonomik sorunlarını daha iyi iş yapmış oluruz ve benden Cumhuriyet Halk Partisi aleyhine Sayın Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine bir tek kelime duymazsınız da duymayacaksınız da. Çünkü ben delikanlı bir adamım, mert bir adamım. Güzel günlerimiz oldu çok güzel sohbetlerimiz oldu, çok anılarımız var Sayın genel başkanımızla beraber o anılar benim baş tacımdır. Ben onlara her zaman hürmet ederim. Ama biz mesala reform yaptık, ben 80 öncesi CHP’liyim, eski CHP’liyim, ben gençlik kolu başkanıyım, ilçe başkanıyım, il başkanıyım, milletvekilim, parlamenterim, ama biz bir düşünce reformu yaptık; mesala partimizin tüzüğünü değiştirdik biz delege sistemini kaldırdık, delegelik sistemi partide çok büyük sorunlar yaratan, birinin 50 tane delegesi var, birinin 20 tane delegesi var. kaldırdık. Benim ilçe başkanım Beylikdüzü’de bugün binler yarın 10.000’ler seçecek. Mesala; parti başkanını 10.000 kayıtlı üye seçiyor. İki aday çıkıyor, bizim ilçe başkanımız tekrar ilçe başkanlığına aday ise seçimden bir buçuk ay öncesi istifa ediyor, partide aday olmayan iki tane en yaşlı ve en genç üye kayyum olarak o ilçeyi seçime hazırlıyor ki ilçe başkanı makam gücünü kullanıp ta diğer rakiplerine ön almasın diye. Genel Başkanı Partiye üye 1200 tane delege değil Genel başkanı milyonlar seçecek. Önce binler sonra milyonlar seçecek. Düşünebiliyor musunuz?.. Bir siyasi partinin genel başkanı partiye kayıtlı üyelere güvenemiyorsa millete nasıl güvenecek, bunlar bir reformdur…
Ben bir parti içinde kalıp da mücadele vermek yerine Türkiye’nin mücadelesini vermek istiyorum. Ve ben bu mücadelede Ak partinin ülkeyi yönetemediğini görüyorum yaptıkları güzel şeyler vardır, Allah razı olsun ama yoruldular tıkandılar yeni bir enerjiye ve yeni bir hassasiyete ihtiyaç var 20 sene çok uzun bir süredir artık görevi devretme zamanları gelmiştir. Ak parti saygıyla sevgiyle büyük bir mutlulukla iktidarın anahtarını Türkiye Değişim Partisi’ne teslim edecektir. Neden teslim edeceğini de ben içtenlikle söyleyeyim, bu güne kadar yurttaşlarımız Ak Partiyi gönderecek yetenekli, becerikli, güvenilir, tecrübeli bu devleti ve toprağımızı teslim edebiliriz diyen bir kadro bulamadıkları için Ak Parti iktidarı devam etti. Muhalefet partileri bu güne kadar defalarca sandığa gittiler ve başarı elde edemediler, hep sandığın dibinde kaldılar. Bugüne kadar Ankara’da muhalefet partileri çok konuştular, bundan sonra konuşacak olan DEĞİŞİM…
-CHP oylarını bölmek suretiyle cumhur ittifakına seçim kazandıracak kilit parti olduğunuz algısı kamuoyunda servis ediliyor, bu bağlamda sizi ve kadrolarınızı zaafa uğratan şey nedir?
Biz hiç bir zaman hiç bir şekilde hiçbir siyasi partiyle ittifak yapmayacağız. Biz ilk turda bütün partilerin kendi adaylarıyla girmesini arzu ediyoruz. Demokratik dünyada örnekleri var İtalya’da beş yıldız hareketi çıktı ve İtalya’yı teslim aldı, Fransa’da bir adam çıktı tek başına dedi ki; Fransa’nın cumhurbaşkanı ben olacağım ve Fransa’nın cumhurbaşkanı oldu, Türkiye Değişim Partisi öylesine bir aday çıkaracak ki, Türkiye’mizin doğusunu batısını kuzeyini güneyini, iç Anadolu’sunu kucaklayan, hiç bir etnik köken farkı göz etmeyen, herkesle el ele kol kola olan sağı ve solu birleştiren bütün etnik kökenleri bir arada tutan ve Türkiye Değişim Partisi’nin çıkaracağı adayı aynen şunu söyleyecek. Herkesin kendi kültürünü, kendi geleneklerini, özgürce söylediği demokratik bir ortamda Türkiye’yi saygıyla sevgiyle yöneteceğiz. Çünkü Türkiye Değişim Partisi Ankara’da büyük bir demokrasi sofrası kuracak, o demokrasi sofrasında her tür kültür olacak ve herkes özgürce görüşlerini söyleyecek bir de; Türkiye Değişim Partisi Ankara’da büyük bir vatan sofrası kuracak o vatan sofrasında ahmetin mehmetin karnı doymayacak herkesin karnı doyacak.
-Ankara ve İstanbul’da Belediyelerin el değiştirmiş olması adayların başarısı mıdır? Yoksa yıllardır süre gelen iktidardan mı kaynaklanmaktadır?
Adayların da burada başarısı var, ama iktidarında bir yorgunluğu var, ama şöylede bir şey söyleyeyim ben de burada mütevazı olmayacağım, Mustafa Sarıgül tek başına çıktı, o günkü CHP’sinin bazı kadroları bizi hiç bir şekilde desteklemediler hiç kimseyle ittifak yapmadık ve bizim aldığımız oy tek başımıza %41.
İstanbul’da alınan oy; birçok ittifaklar ile, iyi parti, hdp, saadet partisi, diğer partiler ile ittifaklarla gelinen oy %47.04. O nedenle bizde aslında sosyal demokratların en yüksek oyunu biz aldık, ama adayların proje üretmesi lazım, adayların arkasında eser bırakması lazım, adaylar arkalarında eser bıraktıkları zaman aday konuşulur, öğrenciler her sene karnelerini sezon sonunda alırlar, siyaset adamları karnesini belediye başkanları her 5 sene sonrasında alırlar ve o her beş yılın sonunda adama sorarlar siz bulunduğunuz kente hangi eserleri bıraktınız? Mesela Mustafa Sarıgül olarak ben; Şişli’ye sayısız eserler bıraktım, her mahalleye; ben yoktum ama sayısız okullar yaptım sayısız sağlık merkezleri yaptım, sayısız spor kulüpleri yaptım, sayısız engelliler merkezi yaptım, sayısız emekliler evleri yaptım, sayısız kadın sığınma evleri, Alzheimer evleri yaptım daha bir çok projeye imza attım onun için belediye başkanlarının mutlaka eser bırakması lazım. Belediye başkanları popülist politikadan uzaklaşması genel siyasetten çok zorunlu çok önemli bir şey yoksa uzaklaşması lazım mutlaka yerel siyaset yapması lazım.
Ben uzun yıllar belediye başkanlığım döneminde iktidar partisi farklı bir parti idi ama ben kendi projelerime baktım.
-Kararsız seçmenin arayışı nedir? Askıda seçmen olarak niteliyorum ben. Şuan da askıda seçmen olarak görülen %20 lik kesim kendini kime yakın görüyor?
Parlamentoda yer alan partiler bakıyorsunuz ki %20 yüzen oy var diyorlar. Biz onları araştırıyoruz, onlar yüzen oy değil, onlar küsen oy!..
Onlar bugüne kadar zaten iktidarı görüyorlar. Onlar diyor ki ‘ben bugün ki iktidarı istemiyorum, muhalefete de güvenmiyorum’. Bu yeni bir arayıştır. O küsen oylar bizim hedefimiz. Ama şunu da söyleyeyim. Biz hiçbir siyasi parti farkı gözetmeden tüm yurttaşlarımıza ulaşıyoruz.
Şu 80 gün içerisinde 60’ın üzerinde ile 250 üzerinde de ilçeye gittim. Yaklaşık 450 bin kişiyle görüşme yaptım. Her gittiğim yerde Karadenizden, doğusuna, iç anadolusuna, trakyasına gittiğimzi yerlerde negatif hiçbir şeyle karşılaşmadık. Başkanım hoş geldin diye karşılandık. Geçmişte cenazemi göndermiştin, düğünüme gelmiştin, camimizin halısını değiştirmiştin, cem evine şunu yapmıştın. Her yerde tohumları ekmişiz. Negatif bir şey yok herkeste büyük bir sempati var.
-7 bölgeyi geziyorsunuz. TDP Genel Başkanı ünvanlıyla saha indiğiniz gün itibariyle, İktidar ve muhalefetin yeni seçim stratejisinde bir değişiklik sezdiniz mi?
Biz sahaya indikten sonra kopya çekmeye başladılar. Saha indiğimizde tarım dedik herkes tarım demeye başladı. Biz genel başkanı üyeler seçecek dedik. Bunu söylemeye başladılar. Biz genel başkan 2 seçim partisini iktidara taşıyamazsa görevi bırakacak dedik. Şimdi de bunu söylemeye başladılar. Biz gençlerin kredi borcu olmaması lazım. Biz iktidara geldiğimizde Kredi Yurtlar Kurumunun ismini Öğrenci Ağırlama Merkezi yapacağız. Beyin göçünü engelleyeceğiz dedik. Bunu demeye başladılar. Hudut ve bayrak birliği dedik, kültürlerin çok sesliliği dedik, Türkiye’nin en büyük ekonomisi barış ekonomisidir dedik. Şuan da gündemi belirleyen bir parti durumundayız.
-Hudut ve Bayrak birliği demişken; İlerleyen ve büyümekte olan yabancı düşmanlığı, sığınmacı sorununa çözüm olur mu?
Burada evrensel hukuk kurallarını devreye koymamız lazım. Burada birleşmiş milletlerin göç statüsünü ortaya koymamız lazım. Avrupa Birliğinin göç statüsünü devreye koymamız lazım. Suriye’den gelen yurttaşlarımızın durumu farklı, orada bir savaş vardı, orada gerçekten bir zalimlik vardı. Onun üzerine geldiler. Ama Afganistan’dan gelenler nasıl geliyorlar? Niye geliyorlar? Peki biz buradan Almanya ya bizim ülkemizden 300 tane arkadaşla otobüse binsek gitsek içeri alırlar mı? Böyle bir şey yok. Her ülkenin kendi koşulları var. Kendi ülkesinden sığınmacı olraka buraya gelmek istiyorsa, Avrupa Birliği Kriterleri, barış, özgürlük, insan hakları, insana saygı diyorsa; o zaman Türkiye geneli insanlara da hep birlikte çözüm bulmamız lazım. Burada derhal uluslararası göç hukukun devreye girmesini Türkiye Değişim Partisi olarak biz istiyoruz.
-CHP’li Lütfü Savaş’ın söz ettiği; Uluslararası karar vericiler kimdir?
Bu CHP de bir kişinin görüşüdür bu. CHP’nin genelinin bu görüşte olduğunu tahmin etmiyorum. Biz Türkiye Değişim Partisi olarak hiçbir kuruluştan bir siyasi partinin icazet almasını kabul etmiyoruz. Amerikan başkanı Biden’in bir açıklaması vardı. ‘Türkiye’deki muhalefet partilerine biz destek vereceğiz’ diye. Ben onu da kesinlikle reddediyorum. Amerika Birleşik Devletleri başkanı bunu kime söylediyse açıklaması lazım. Biz iktidara alternatif bir siyasi parti olarak, böyle söylemlerin altında asla kalamayız ve bunu asla doğru bulmayız. Biz Türkiye’de icazeti ve yetkiyi bir tek yurttaşlarımızdan alırız. Başka hiç kimseden almayız. Ve Türkiye Değişim Partisi olarak hiçbir ülkenin iç politikasına müdahale edilmesini doğru bulmayız. Bizim ülkemizin de iç politikasına kimsenin müdahale etmesine asla izin vermeyiz.