Ketojenik diyet, keton üretimini arttırmak için çok düşük karbonhidrat tüketimine izin veren (toplam kalori alımının yaklaşık% 5 ila% 10’u veya günde 50 g’ın altında); birkaç günden sonra vücuttaki glikozun hem yağ oksidasyonu, hem de merkezi sinir sistemi ile yağları birincil yakıt olarak kullanmaya zorladığı; kilo kaybından nörolojik hastalıklara kadar farklı amaçlar için kullanılan çok popüler bir diyet yaklaşımıdır. Kişi protein ve yağdan zengin beslendiği için uzun süre tok kalır. Midenin geç boşalmasını sağlayan şey özellikle yağdır.
(karmaşık geldiyse özetle minimum karbonhidrat+maksimum yağ+ortalama protein)
Tarihçesi
Antik çağlardan beri, epilepside nöbetleri kontrol etmek için sürekli oruç tutmanın veya “su diyetinin” kullanılabileceği biliniyordu. 1920’lerde, çoğunlukla yağlardan oluşan bir diyetin, yani yüksek yağlı, düşük karbonhidratlı bir ‘ketojenik diyet’in oruç tutmanın etkilerini taklit edebileceği ve bu faydalı etkilerin keton üretimini tetikleyebileceği bulundu.

Kilo vermeyle ilişkisi
Ketojenik diyet, şu anda obezite ve ilgili metabolik bozukluklar için potansiyel bir tedavi olarak popülerlik kazanmaktadır. Son literatür, ketojenik diyet müdahalelerini takip ederek önemli kilo kayıplarını belgelemiştir. Bunun haricinde de sistemik inflamasyonda ve insülin direncinde azalma tespit edilmiştir. Yani yüksek yağ ve ortalama protein ile beslenmek kan şekerini dengeler diyebiliriz.
Diyabet ile İlgili Çalışma
Ketojenik diyet, diyetle alınan karbonhidrattan kaynaklanan glisemik yanıtı önemli ölçüde azaltır ve aynı zamanda temelde yatan insülin direncini iyileştirir. T2DM’nin mevcut tedavisi şuan ilaç tedavisini ve daha yüksek bir karbonhidrat diyetini vurgularken, ketojenik diyet ilaca daha az dayanan etkili bir alternatiftir ve hatta ilaçlar mevcut olmadığında tercih edilebilir bir seçenek olabilir.
Fiziksel aktiviteyle ilişkisi
Sağlıklı bir kiloyu sürdürmek için fiziksel aktivitenin önemi göz önüne alındığında, ketojenik diyetin fiziksel performans üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Mevcut literatürün çoğu, hem dayanıklılık hem de direnç aktivitelerinin performansını sürdürme kabiliyeti nedeniyle ketojenik diyetin fiziksel aktivite üzerindeki olumlu etkisini desteklemektedir. Kısaca ketojenik diyet, fiziksel aktivite kapasitesini korurken obeziteyi azaltmak için potansiyel olarak umut verici bir diyettir.

Peki ketojenik diyet nasıl yapılır?
4 ana çeşidi vardır fakat ben genel bir bakış sunacağım. Öncelikle büyük bir kısmı yağlardan karşılayacağımızı söyledim. Burada tabi ki zararlı yağlardan bahsetmiyorum; kuruyemişler, bitkisel yağlar, aşırı olmayacak şekilde mayonez kullanılabilir. Karbonhidrat gruplarından kısıtlama yapacağımız için meyveler ve sebzelerden yana tercihimizi kullanabiliriz. Fakat muz, patates, havuç, bezelyeyi tüketmemeyi öneriyoruz. Bunun yanında dondurma, makarna, pirinç, mısır, şeker içeren tüm besinleri tercih etmiyoruz. Diğerleri tabi ki tüketilebilir. Peki ne yiyeceğiz? Et ve türevleri, süt ve türevleri, sebze, meyve ve yeşillikler (elma, kivi, ananas olabilir), kuruyemişler tüketilebilir. Kuru baklagillerin karbonhidrat içeriği yüksek olduğu için fazla tercih etmesek iyi olur.
Zararları neler olabilir?
Kardiyovasküler hastalıklar, hiperlipidemi, kolesterol tetiklenebiliyor. (yüksek yağ içeriğinden dolayı)
KAYNAKÇA
-Murphy, E. A., & Jenkins, T. J. (2019). A ketogenic diet for reducing obesity and maintaining capacity for physical activity. Current Opinion in Clinical Nutrition and Metabolic Care, 22(4), 314–319. doi:10.1097/mco.0000000000000572
-Westman, E. C., Tondt, J., Maguire, E., & Yancy, W. S. (2018). Implementing a low carbohydrate, ketogenic diet to manage type 2 diabetes mellitus. Expert Review of Endocrinology & Metabolism.
–Paoli, A., Mancin, L., Bianco, A., Thomas, E., Mota, J. F., & Piccini, F. (2019). Ketogenic Diet and Microbiota: Friends or Enemies? Genes, 10(7), 534. doi:10.3390/genes10070534
Online Beslenme ve Diyet Danışmanlığı
ecrnavci@gmail.com