Ülkemizde ne yazık ki çalışanlar birtakım sebeplerden dolayı çalıştıkları süreye ait ücretlerini zamanında işverenden alamamakta ve bu konuda oldukça büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Kanunda belirtilen emredici nitelikteki tüm bu düzenlemelere göre ne yazık ki işveren ücret ödeme borcunu bazen yerine getirmemektedir.
Buna göre iş kanunu madde 32 kapsamında, işverenin ücret ödeme borcunu yerine getirmemesi halinde işçi; ya dava yolu ile alacağını talep edebilir ya İş akdini haklı olarak feshedebilir ya da İş görmekten kaçınabilir. Üçüncü şıkkın ülkemizde pek fazla karşılığı olduğu söylenemez.
Son değişen kanunlar çerçevesinde İşçinin tahsil edemediği ücretler için zamanaşımı süresi beş yıl olarak belirlenmiştir. İşçinin ücretinin ödenmemesi halinde işçi iş sözleşmesinin bitmesini ya da bildirim sürelerini beklemek zorunda kalmadan iş sözleşmesini derhal feshedebilecektir. Haklı bir fesih yaptığı için de işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Bu alacağını tahsil etmek için de işyerinin bağlı bulunduğu yargı çevresinde ki iş mahkemelerine müracat etmek zorundadır. Fakat kanun olarak son düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda öncelikle arabuluculuk müracatı zorunluluk olmuştur. Eğer taraflar anlaşamadıkları durumda ,alacağın tamamı yada bir kısmı için daha sonra mahkeme yoluna başvurabileceklerdir.
İşveren ve işçi arasında sadakat yükümlülüğü vardır. Buna paralel olarak ekonomik dalgalanmalar neticesinde ,hayatın olağan akışına uygun durumlar göz önünde bulundurulduğunda ,Yargıtayın hakim görüşü ;ücret alacağının kısa süreli gecikme hallerinde ,işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğinden bahsedilemeyeceğini, bunu hakkaniyete aykırı olduğunu söyleyerek ücret ödememe konusunun ancak süreklilik arz etmesi halinde haklı nedenle feshin kabul edilebileceğini belirtmiştir.
Örnek verecek olursak, işçi birinci ayın sonunda alması gereken ücret alacağını iki hafta sonra alması ve bunun yılda birkaç defa tekrarlanması işçinin iş akdini haklı olarak feshedeceği anlamına gelmemektedir. Çünkü finansal ve ekonomik koşullarda mücbir sebepler söz konusu olabilecektir. Fakat üst üste iki ay veya daha fazla süre ücretini alamayan işçi iş akdini haklı olarak fesih hakkına sahip olacaktır.
Bununla beraber işçi Kanun maddesinden de açıkça görüleceği üzere iş görmekten kaçınma hakkını kullanabilmek için, en az 20 günlük bir gecikme olmalıdır. Bu gecikme ücretin ödenmesi gereken yani ücrete hak kazanılan günden itibaren hesaplanacaktır. Fakat bir doğal afet ya da olağanüstü hal durumu sebebiyle ücret ödemesi gerçekleştirilememiş ise bu halde iş görmekten kaçınma hakkını kullanılabileceğinden söz edilmesi mümkün olmayacaktır. Bu sebepler ışığında mevcut olayların iş ahlakı çerçevesinde değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir. Özellikle dünyada yaşanan finansal kriz ve buna bağlı olarak ülkemizin de şu anki sosyo-ekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda, işçinin ve işverenin daha dikkatli kararlar alması ve buna göre davranması gerektiği kanaatindeyim.
Av. Olcay Kaan