Ekrem İmamoğlu İBB adayı olduğunda Cami de yarım yamalak Yasin okuyup, PR adına takiyenin dibine vurunca, bir kadim dostum “Bu da bizim Tayyip” demişti.
Ekrem İmamoğlu İBB adayı olduğunda Cami de yarım yamalak Yasin okuyup, PR adına takiyenin dibine vurunca, bir kadim dostum “Bu da bizim Tayyip” demişti. Ben de; vallahi sadece Tayyip olsa iyi! Üstüne bolca İ.Melih, bir tutam da Sarıgül ekle tamamdır diye yanıt vermiştim. Dostuma şunu da dedim. İBB Başkanlığı’nı kazanırsa, Melih nasıl AKP ve Ankara’nın başına bela olduysa, bu da, tıpkı Sarıgül gibi CHP’nin başına bela olacak demiştim. Yanılmadığımı şimdi daha net görüyorum.
Sarıgül ile aralarında hedef bakımından bir fark olmasa da yöntem bakımından bazı benzerliklerin yanında farklar da var tabi. Bir kere Sarıgül sol yanı zayıf olsa da siyasete genç yaşında CHP’de başlamış, sırasıyla SHP’de DSP’de devam etti.. Hakkını yemeyelim hiçbir sağ partide siyaset yapmadı. İkisinin ortak yanlarından en ilginç olanı; O’nu Baykal Allah’ın emri Peygamber’in kavliyle kendini kendinden istedi. İmamoğlu’nu ise; Kılıçdaroğlu babasından istedi. Biri Baykal’ın başına bela oldu. Biri de Kılılçdaroğlu’nun başına bela oldu. Yöntem farkları bakımından Sarıgül CHP Genel Başkanlığı’na adaylığını mertçe açıkladı ; ama onu kendinden isteyen Baykal; Kurultay da Sarıgül’ün tüm kirli çamaşırlarını da ortaya dökmekten imtina etmedi. İmamoğlu bu işleri asla mertçe yapmıyor, yapmaz. O hep arkadan dolanır. Muhakkak birilerinin veya bir şeylerin arkasına saklanarak yapar. Tıpkı şimdiler de Ablası’nın arakasına saklandığı gibi! Sıkışırsa ben yapmadım Miki yaptıyı oynar. Moda deyim ile fıtratı bu! Adeta Abuzer Kadayıf filminde ki Abdo’nun “Ağam yapacağsan, ama inkar edecağsan” repliğini yerine getirir gibi.
Recep Tayyip Erdoğan; 7 Haziran 2015 seçimi öncesi kaybedeceğini kamu oyu yoklamalarından anladığından olacak, bulunduğu yer gereğince tarafsız olması gerekirken; her ilde, ilçede o açılış bu açılış bahanesi ile sürekli nutuk atınca, Selahattin Demirtaş’da; “Erdoğan’ı eleştirerek; Bakın evde,kahvede gazoz açacacaksanız davet edin gelir.Hiçbir fırsatı kaçırmaz.Evde konserve, yufka mı açacacaksınız çağırın gelir” sözü gerçekten zeka ürünü bir espiriydi ve herkes gibi çok gülmüştüm.
Şimdi o davet, bu açılış mavalı ile aynı davranışı İmamoğlu sergiliyor.Tek bir amacı var. Kılıçdaroğlu veya Millet İttifakı’nın muhtemel adayının önünü kesmek ve Cumhurbaşkanı adayı olmak. İkinci Sarıgül vakası mı dersiniz bilemedim?
Muhterem buralardan yol alamayacağını Diyarbakır’da CHP yönetiminin diplomatik yoldan engellediğini anlayınca, Ablası Meral Hanım tekrar devreye girdi. Daha önce ikinci Fatih Sultan Mehmet ilan etmişti! Absürtlüğün dibi olan bu davranışın tutmadığını görünce; “Ben cumhurbaşkanı adayı olmayacağım, başbakan olacağım” Koyun , çalı ve yün metaforunda olduğu üzere absürt bir kelamı daha üfürdü. Amaç; Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığının önünü kesmek. Bunun da kaale alınmadığını anlayınca, bu sefer bir televizyon kanalında yanına Mansur Yavaş’ı da garnitür yaparak “Ablam bana demişti ki bu uşağın yüzünde Rabbi Yessir’i gördüm” diyerek artık suyunu çıkararak; Ekrem İmamoğlu’nu açıkça CHP’ye dayattı.
İmamoğlu’nun tarzı budur. Siyasi kariyerinde kendisine hep bir nepotizm zemini, uygulama alanı ve ya ilişkiler aramıştır. Hiç bir zaman açıkça ben buraya adayım demez. Arkada dolanıp, hep istemem yan cebime koyu oynar. Her sıkıştığında “Ben aday olmadım aday yapıldım” güzellemesi yapıyor ya, bu da doğru değil. Sormak lazım: 2009’ da daha taze üye olmuşken, CHP’ye spor olsun diye mi başvurmuş? 2013’de ilçe başkanlığından istifa edip, Patagonya’da ki bir partiye mi aday olmak için başvurmuş? Tabi bunları şişik egosunu beslemek ve algı yaratma adına yaptığı vaka! Başvuru yapar, yanıp tutuştuğu o koltuğu elde etmek için o parti içinde ya da o partiye etki edecek ve işlevsel “Hatırlı” abiler ablalar tespit edilir. Sonra onlar üzerinden karar vericiler üzerinde lobi faaliyeti yapılır.
Tabi bu lobi faaliyetinin karşılıksız aşk uğruna yapıldığını da sakın düşünmeyin. Tamamen duygusal! İşin sonunda hedeflediği koltuğa oturunca, tabi ki herkes kazınıyor! Yakında Beylikdüzü’nde Beko’nun yerinde Koç gibi bir bina yapılınca ne dediğimi, kimin İBB adayı olarak Kemal Bey üzerinde markaj uyguladığını, vaktiyle Fetö kanalında Fenerbahçe’ye saygısız ve bilgisizce saldırmasına rağmen, Ali Koç’un neden kapı da karşıladığını daha iyi anlayacaksınız!
MHP, ANAP ve AKP’de bu işleri hangi hatırlı abiler ve ablalar üzerinden yaptı bilmiyorum. Ama üyesi olduğum CHP’ ye kapağı atma biçimi dahil olmak üzere hep böyle yaptı bu işleri. Ve hala böyle yapılmaya devam ediliyor. Buyrun kronolojik olarak okuyun. Bakın nereye nasıl atanmış ve “aday” olmuş!
Tarih 2008 Temmuz ayı: Yaşı 38 olan ,15 yıldır Beylikdüzü’nde yaşadığını söyleyen ve o güne kadar bırakın üye olmayı, CHP’nin yolunu bilmeyen İmamoğlu; AKP’den istediği koltuk sözünü alamayınca dümeni CHP’ye kırar ve üye olur. Malum yedi ay sonra belediye başkanlık seçimi var, yoksa niye üye olsun?
Tarih 2009 Şubat: Ben aday olmam diyerek Narsizmin dibine vuran Muhterem; CHP Beylikdüzü’nde Belediye Başkan adayı olmak için başvuruda bulunur.E tabi hemen hemen lobi faaliyetine başlar. En hatırlı dostlar vasıtası ile Deniz Baykal üzerinden işi kotaramaya çalışılır ; ama gel gör ki Önder Sav ve solcu geçinip, her türlü rezaletin içinde bulunan yancıları eski ülkücü ve BBP MYK üyeliği de yapan, Vecdet Öz’e çoktan burayı vermişler.
İmamoğlu ; Sadri Şener, Akif Hamzaçebi ve Bihlun Tamaylıgil üzerinden Baykal’ı etkilemek ister. İmamoğlu’nun bu hamlesini boşa çıkarma işi ise; dönemin Genel Sekreter Yardımcısı M.Ali Özpolat’a düşer. Zira Vecdet Öz ile el sıkışılmış iş bitmiş. “Pişmiş aşa su katmanın ne alemi var “ misali Ekrem Bey’i uyutma işini de yine Özpolat üstlenir. Baykal ve Önder Sav’lı yıllarda birinin adaylığının önünü kesmek için çok meşhur taktik söz olan “Kardeşim sen adayımızsın, bunu eşinden bile sakla, kimseye söyleme git evinde otur” retoriği Özpolat tarafından o tarihlerde çaylak olan ve CHP’de bu işlerin nasıl kotarıldığına bilmeyen muhteremin kulağına üflenir. (Bu beyan kendisine aittir) O’da o yaşa kadar hiçbir emeği olmayan CHP’de adaylık çantada keklik diyerek ortalıkta pek gözükmez.
İmamoğlu uykudan uyanır bir bakar ki aday başkası. Bu işe çok öfkelenir. Hatta rivayet o dur ki ; aday olamayınca MHP adayı Veliddin Küçük’e çalışır. AKP’ye seçim yardımı olarak yemek şirketine toplamı 14 bin TL olan iki adet şahsi çekini verir.(Bu hususu birkaç yerel gazete çeklerin resimlerini basarak yazdı, ama İmamoğlu tarafından hiçbir tekzip yapılamadı)
Tarih 2009 Ağustos: Malum ilçede 2009 seçimlerinde yaşanan rezaletler sonucu İl Genel Meclisi, Belediye Meclisi ve İBB adaylığında en yüksek oyu alan CHP, sağdan ithal başkan adayı yüzünden kazanılacak seçimi tepkiler yüzünden kaybeder. İlçe başkanı meclis üyesi listesi değiştirip, oğlunu, kızını ve hatırlı arkadaşlarını yazmış. Kısaca Önder Sav ve yancılarının adayı Vecdet Öz kaybetmiş doğal olarak ilçe başkanının da raf ömrü dolduğu için görevden alınması Can Baba’nın (Yücel) değimi ile “sünnet değil farz” olmuş.
Genel Sekreter Yardımcısı M.Ali Özpolat ve Genel Başkan Yardımcısı Bihlun Tamaylıgil bizatihi ilçe başkanlığına gelerek görevden alınmasına rağmen ilçeyi terk etmeyen ilçe başkanını adeta karga tulumba ilçe binasından dışarı atarlar.
Belediye başkan adaylığında çömez olan Muhterem bu sefer işi sıkı tutmuş tabi. Daha etkili ve birkaç koldan lobi faaliyeti yapılma ihtiyacı doğmuş. Var olan ekibe başka abiler ve ablalar daha ilave edilmiş. Sağ açıktan Eyüp Aşık ve orta sahanın tam ortasından Baykal’ın gözdesi Nesrin Abla’sı da katılmış, ekibe.Her şey tamam; ama bir pürüz kalmış, o da Önder Sav. Bu görev yine M.Ali Özpolat’a düşer. Allah’ı var bu görevini layığı ile yerine getirir. Hatta İmamoğlu’na .Palto veremedik bari ceket verelim misali “Gardasım sana haksızlık ettik belediye başkan adaylığını veremedik; ama seni ilçe başkanı olarak atayalım.” Demiş ve 16/09/2009’da bir çok parti emektarı ilçe başkanlığı beklerken; Muhteremin kendisinin çok önemli bir lakırdı ediyormuş sanılması adına sık sık söylediği gibi “görev tevdi edildi.”
İmamoğlu’na bu görevin neden tevdi edildiği 2011 Şubat ayında 1/1000 ölçekli Gürpınar İmar Planı’nın görüşmesinde ve daha sonra Şahinler Holding’in arsasında plan değişikliği oylamasında CHP meclis üyelerine görüşme salonunun terk ettirilerek; bu planında geçmesini sağlandığında anlaşılmıştı.
Gürpınar 1/1000 ölçekli planda kendisinin ve CHP’li iki meclis üyesinin sudan bir bahane ile oylamaya katılmayarak, planın geçmesinin sağlanması sırasında ki rolünü AKP ile iş tutarken suçüstü yakalandığında anladık. Bu hususla ilgili, 2011 yılı Mayıs ayında İstanbul İl Disiplin Kurulu yaptığı kovuşturma sonucunda CHP Tüzüğü gereğince; İstanbul İl Başkanlığı’na ve CHP Genel Sekreterliği’ne Ekrem İmamoğlu’nun partiden ihracı istemi ile izin istemesine rağmen partide ki “hatırlı” abla ve abiler sümen altı ettiler.
Ekrem İmamoğlu’nu çok iyi tanıyan biri olarak; bu yazdıklarım buzdağının görünen çok çok küçücük bir noktasıdır. İstanbul’un kazanılmasını kendi kerameti gibi görüp, buradan sipariş kahramanlık kitabı yazdırması gülünçtür. 2019 Şubat ayında bir vesile ile karşılaştığım HDP’nin o zamanki sözcüsü Saruhan Oluç’a; İstanbul, Mersin Adana gibi illerde çok yüksek oyunuz var. Madem CHP adaylarına destek vereceksiniz aday profilinde neden ilkesel tutum takınmadınız diye sorduğumda, şu cevabı vermişti. “CHP’nin kimi ya da kimleri aday gösterdiği ile ilgilenmiyoruz. Biz AKP’ye tarihi bir ders vereceğiz.” demişti. Öyle de oldu!
İBB koltuğunda oturuyorsa bunu CHP’nin İstanbul’da yüzde 30 ve HDP’nin Recep Tayyip Erdoğan’a ders vermek için; “Kimin kazanacağından çok, kime kaybettirileceği” üzerine kurgulanmış strateji gereği yüzde 12 oyuna borçludur. Her ne kadar İBB’yi Ablası’nın partisi ile beraber kendisi yönetiyor olsa da; İP’in yüzde 6’lık oyu ile oraya seçilmedi! Olguların yerini algılar aldığından, İmamoğlu; 2014 Yerel Seçimlerinde tüm partiler kendi adayları ile seçime girdikleri halde, sadece CHP adayı olan Sarıgül’ün aldığı yüzde 42’lik oyun çok gerisinde oy almıştır. Ayrıca 31 Mart seçimin de 2017 Referandum’un da alınan oyun 450 bin eksiği alınmıştır.Unutmasın! “Leyla’yı Leyla yapan Mecnun’un aşkıdır!” O’nu o koltuğa oturtan irade CHP’dir.19 yıllık AKP iktidarında CHP ve diğer bileşenler ilk defa psikolojik üstünlüğü yakalamışken; seçildiği yerin yığınla sorununa çözüm üreteceğine, o şehir senin bu şehir benim dolaşıp, pozitif iklimi zehirlemekten ve Abla’sının arkasına saklanarak CHP’yi buradan terbiye etmeğe kalkışmaktan vazgeçmelidir. Ama yok ben de çok keramet var diyorsa, ya Ablası’nın partisine geçsin, ya da yüz bin imza toplasın aday olsun. Bakalım el mi yaman bey mi yaman?!
Yönetenlerin eksiklerine ve yanlışlarına rağmen; CHP’nin tarihsel misyonunu yok sayarak; bütün kerametin kendilerinde olduğunu düşünerek bu gaflete düşenler, şimdi otoyolda Tik Toklara maskara oldular. Ayrıca benim doğduğum topraklar da bu gibi durumlarda kullanılan, “Arabanın” gölgesinde yatıp, kendi gölgesi sananlara söylenen ve cuk oturan bir özlü söz var ama; burada onu yazmayacağım.
Turgay Eminoğlu